Gıdanın Geleceği

Dünya nüfusu gün geçtikçe artıyor ve bu nüfusu beslemek gittikçe zorlaşıyor. Zorluk yaşayan her sektör gibi gıda sektörü de bu problemi çözmek için teknolojiyi kullanıyor. Teknoloji hayatımızı değiştirirken yediklerimizi de değiştiriyor. Artık neredeyse her mevsimde her meyveyi yiyebiliyoruz, balıklar denizden yakalanmak yerine çiftliklerde yetiştirilebiliyor, yediklerimizin genetiğiyle oynayarak onları daha dayanıklı ya da daha iyi tatlı yapabiliyoruz. Bazıları teknolojinin gıdalarımıza müdahalesinden hoşnut olmayarak organik gıdalara yönelirken, bazıları ise ekonomik nedenlerden ya da tercihen yeni teknoloji gıdaları tüketiyor.

Amanda Little, Gıdanın Geleceği kitabında “ Daha da kalabalık, ısınmış ve akıllı bir dünyada ne yiyeceğiz? “ sorusunu soruyor ve bu soruya tatmin edici cevaplar bulmak için on bir ülkeye yaptığı seyahatte gördüklerini okuyucuları ile paylaşıyor. Daha kalabalık bir dünya daha fazla gıdaya ihtiyaç duyuyor fakat geleneksel tarım ile bu gıdayı üretmek için oldukça fazla su harcamak zorundayız ve dünya bize bu kaynağı sağlamakta zorlanıyor. Kaynakların hoyratça kullanılması ve üretilen ürünün nakliyesi ise karbon ayak izimiz artırıyor bu da sıcaklık dengelerini bozuyor. Küresel ısınma ile bitkiler ihtiyaç duyduklarından daha fazla ya da daha az sıcaklığa maruz kalıyor ve bu da verimi azaltıyor.  Bu açıdan bakıldığında geleneksel yöntemler ile bu işin içinden kolay çıkamayacağımız anlaşılıyor. Burada teknoloji yardımımıza koşuyor.

Amanda Little kitabında teknolojinin gıdayı nasıl etkilediği, gelecekte yediklerimizi ve alışkanlıklarımızı nasıl değiştireceğini araştırıyor. Kitap içerisinde bir çok yeni teknoloji gıdanın üretimi ile ilgili bilgi veriliyor. 3D yazıcıda üretilen gıdalar, binalarda toprağa ihtiyaç duymadan yetiştirilen gıdalar, petri kaplarında üretilen etler, GDO’lu gıdalar bunlardan bazıları.

İnsanlarda bu yeni teknolojilere karşı bir ön yargı mevcut. Kimse genetiği değiştirilmiş bir sebze ya da petri kabında üretilmiş bir et tüketmek istemiyor. Amanda Little ise  herkesi doyurabilmek için yeni teknolojilerin daha yaygın hale gelmesi gerektiğini savunuyor. Hepimizin zevk aldığımız yeme alışkanları mevcut ama gelecekte bu alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kalacağız gibi duruyor. Yazar kitap içerisinde dünyanın farklı yerlerinde bu teknolojileri yerlerinde inceleyerek okuyucusuna gelecekten bir pencere açıyor. Bu teknolojilerin iyi yanlarını öne çıkararak aslında ön yargılarımızın pek sağlam sebeplere dayanmadığını anlatıyor.

Kitap da bir bölüm de israf konusuna ayrılmış. Dünyadaki eşitsizliğin göstergelerinden biri de israf. Kimileri ihtiyacından daha fazla gıdayı elde edip neredeyse tükettiğinden daha fazla gıdayı israf ederken, başka bir kesimde ihtiyacı olan gıdaya ulaşamıyor. Gelecekte de herkesin gıdaya ulaşabilmesi için israf önemli bir problem olarak karşımızda duruyor. Amanda Little kitabında toplum ölçeğinde israfın nasıl azaltılabileceği ile ilgili örnekler ve öneriler sunuyor.

Gıdanın Geleceği, teknolojinin dahil olması ile beraber gıda sektörünün geçirdiği evrimi ve bu evrimin hayatlarımıza nasıl yansıyacağını anlatırken, insanlığın teknolojiyi kullanarak yaşadığı sorunlara nasıl çözüm üretebileceğini üzerine fikirler sunuyor. Konu ile ilgili merakınız varsa Gıdanın Geleceği, okuyucu için oldukça “doyurucu” bir kitap.

Daha fazlası için instagram: @kelimelerinzihni

Yazarın Konuşmaları

Yorum bırakın